“DEMOKRASİ İLE ŞİDDET, TERÖR YAN YANA GELMEZ”

Şubat 25, 2016  

Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Fikri Işık, “Biz barış istiyoruz, demokrasi istiyoruz, sorunların çözülmesini istiyoruz’ deyip vatandaşın oyunu alanların adeta terörü teşvik eden, destekleyen, himaye eden, teröre yardım ve yataklık eden bir konuma düşmeleri bizi çok üzüyor” dedi.

12745451_426940580849509_260678864764314403_n

Şanlıurfa Valiliği ve Büyükşehir Belediyesini ziyaret eden Bakan Işık, daha sonra Haliliye Belediyesi ile KOSGEB işbirliğinde düzenlenen girişimcilik kursu sertifika dağıtım programına katıldı.

 

Işık, partisinin il başkanlığını ziyaretinde yaptığı konuşmada, Ortadoğu’nun, İngiltere ve Fransa arasında 1916’da imzalanarak Osmanlı Devleti’nin parçalanmasını öngören Sykes-Picot Anlaşması’dan sonraki en büyük değişim ve türbülansın yaşadığı bir süreçte olduğunu söyledi.

Bu süreçten ister istemez Türkiye’nin de etkilendiğini belirten Işık, “Türkiye’nin bu süreçten olumsuz etkilenmemesi için elimizden gelen tüm tedbirleri almaya çalışıyoruz. Bir taraftan bizim medeniyetimizin bize yüklediği sorumluluğu yerine getirmeye çalışıyoruz, kapımıza gelen hiç kimseyi gere çevirmemek, hiç kimsenin can tehlikesiyle karşı karşıya kalmasına müsaade etmemek, bunun yanında da ülkemizdeki iç huzuru bozmamak için ciddi bir gayret gösteriyoruz” dedi.

Bakan Işık, şu anda Türkiye’de barınan misafir sayısının 3 milyonu geçtiğini, bu misafirlerin 2 milyon 500’nün Suriyeli olduğunu ve bu konuda harcanan paranın 9 milyar doların üzerine çıktığına dikkati çekti.

 

Türkiye’nin kendine sığınan mültecilerin iaşesi ile barınmasını temin etmek için 9 milyar dolardan fazla para harcayan bir ülke haline geldiğini ifade eden Işık, Türkiye’nin artık IMF’nin 500 milyon, bir milyar dolarına muhtaç olmadığını vurguladı.

 

Bu örneklerin ülkenin nereden nereye geldiğinin önemli bir göstergesi olarak değerlendiren Işık, “Kobani olaylarında Türkiye hemen kapılarını açtı ve 200 binin üzerinde Kobani’den gelen kardeşimize kucak açtık. Birileri bunu istismar etti, siyasi rant sağlamaya çalıştı. Birileri bunu sanki Türkiye’nin kadirşinaslığı değil de başka bir şekilde taktim etmeye çalıştı. Sonuçta bu ülke zor durumda kalan tüm kardeşlerine kapılarını açmasını bilen ve bu konuda da hiçbir fedakarlıktan kaçınmayan bir ülkedir” diye konuştu.

 

Bölgede devam eden türbülansın Türkiye üzerinde de güvenlik noktasında baskı oluşturduğuna dikkati çeken Işık, oluşan otorite boşluğundan terör örgütü PKK’nin beslendiğini söyledi.

 

 “Bu işe kalkışanlar kaderleriyle baş başa kaldı”

PKK’nın bazı kentlerde sözde “öz yönetim” hülyasıyla eylemlere başladığını belirten Işık, bazı bölgeleri kurtarılmış yapmaya çalışmalarına karşın, bölge halkının kesinlikle buna prim de destek de vermediğini ifade ederek, “Bu işe kalkışanlar kendi kaderleriyle baş başa kaldı” dedi.

 

AK Parti iktidarı olarak göreve geldikleri günden beri Türkiye’de bin yıldan bu yana yaşamış kardeşlik hukukuna azami ölçüde riayet etmeye çalıştıklarını ifade eden Işık, “Allah’a şükürler olsun AK Parti göreve geldiğinden bu yana Türkiye özgürlükler ülkesi oldu. Biriler bundan rahatsız oldu. Türkiye’de kardeşliğin güçlenmesinin, Şanlıurfa ile İstanbul’un, Gaziantep ile Kocaeli’nin, doğu ile batının bu kadar iç içe olmasını hazmedemediler. Çünkü onların hesapları iç içe değil karışıklıktı, bu bölgede yaşayan insanların arasına nifak sokmaktı. Bunu başaramadılar hamdolsun” diye konuştu.

 

Kendilerini bir şeyin çok üzdüğünü belirten Işık, şöyle konuştu:

“Biz barış istiyoruz, demokrasi istiyoruz, sorunların çözülmesini istiyoruz’ deyip vatandaşın oyunu alanların adeta terörü teşvik eden, destekleyen, himaye eden, teröre yardım ve yataklık eden bir konuma düşmeleri bizi çok üzüyor. Onlar 7 Haziran’da aldıkları oyları zannettiler ki bu halk onların fikriyatına destek verdikleri için bu oyları verdi. Hayır. Şanlıurfa’da, Diyarbakır’da, Güneydoğu’da aldıkları oylar da İstanbul’da, Ankara’da, diğer yerlerden aldıkları oylar da bu ülkede demokrasi daha güçlensin diye verilen oylardı ama bunlar onun kıymetini bilemediler. 20 Temmuz’da Suruç’taki hain saldırıyı fırsat bilip, nasıl olsa bölge karıştı, Türkiye’de de bir geçici hükümet var, siyasi istikrar yok, bu istikrarsız ortamda bana operasyon yapamazlar, ben bu arada terör olaylarını tırmandırayım, istediğim sonucu alırım hülyasıyla çözüm sürecini sabote ettiler ve iki tane polisimizi Ceylanpınar’da evlerinde hunharca şehit ettiler, Adıyaman’da bir askerimizi şehit ettiler. Onlar zannettiler ki Türkiye Cumhuriyeti buna karşılık vermez ama o gün başlayan operasyonlar o gün bugün aralıksız devam ediyor. Operasyonları yaparken bölge halkına, masum insanlara zarar gelmemesi için çok büyük bir titizlik gösteriliyor. Yoksa Sur şu ana kadar 10 defa temizlenirdi. ‘Niye bu kadar gecikiyor’ derseniz, orada masum insanların kılına zarar gelmesin diye çok büyük hassasiyet gösteriliyor.”

 

 “Bu halk çatışmaya oy vermez”

 

HDP’nin terör örgütüne destek verme yanlışından vazgeçmesi gerektiği belirten Işık, bu partinin aksine örgüte cesaret veren işler içerisine girmeye devam ettiğini dile getirdi.

Terör örgütünün, oluşturduğu çatışma ortamından hiçbir şey elde edemeyeceğini söyleyen Işık, şunları kaydetti:

“Şunu herkes çok iyi bilmeli ki Sur’da terör örgütünün elde edebileceği bir sonuç olabilir mi, bugün olmasa da yarın bu temizlenecek değil mi? Oraya gönderilen 16, 18, 20 yaşındaki eline silah verilen teröristlerin kanından kim sorumlu olacak. Verdiğimiz şehitlerin kanından bunlar sorumlu ama aynı zamanda ölen teröristlerin kanından da bunlar sorumlu. Bu açıdan bunların akıllarını bir an önce başlarına almaları gerekiyor. Akıllarını başlarına almadıkları için 7 Haziran ile 1 Kasım arasında bir milyon oy kaybettiler. Şanlıurfa’da bile 5 milletvekilinden 3’e düştüler. İnanıyorum ki bugün seçim olsa 2’yi zor çıkarırlar. Bu halk çatışmaya oy vermez, bu halk ayrılıkçılığa, tefrika, nifaka oy vermez. Bu halk ancak birlik ve beraberliğe oy verir.”

Seçimlerden önce birilerinin önce saz çalıp, barış, demokrasiden bahsettiğini, seçimden sonra da terör örgütü propagandası yaptığını belirten Işık, sözlerini şöyle tamamladı:

“29 insanın canına kıymış bir teröristin taziyesine gideceksin, ondan sonra da bir fezleke geldi mi ‘demokrasi’ diyeceksin. Hepimiz şunu bilmeliyiz ki demokrasi ile şiddet, demokrasi ile terör yan yana gelmez. Hiçbir demokratik ülke, devlet şiddeti ve terörü asla kabul etmez. Bugün Avrupa Birliği Venedik Kriterlerinde demokrasi ile terör arasında çok kalın bir çizgi vardır. İnşallah HDP bu yanlışından, halkın hiçbir şekilde destek vermediği terör örgütüne suni teneffüs yapmaktan vazgeçer.”